Çocukluğumda “yoyo” denilen bir oyuncak vardı; şu tabletler, bilgisayar oyunları falan çıkmadan önceki yıllar sözünü ettiğim; Neolitik çağ dolayları işte…
Yuvarlak, minik bir araba tekerleği gibi olup, ucuna ip bağlı bir oyuncaktı yoyo. Üzerine ipini sarar, ipin ucunu da parmağınıza dolarsınız… Hızla aşağıya doğru attığınızda, ip boşalana kadar iner, sonra gerisin geri tekerleğin üzerine sarılır tekrar. Çok sonraları ışıklı olanları çıkınca, “yoyo 2.0” teknolojisine kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşamıştı bizim nesil!
Aslına bakarsanız “atıp tutmak” dışında bir işe yaramayan, Mehter Marşı’ndan beter bir nesneydi yoyo!
Bir adım bile ileri gidemezsiniz; sar-boşat, sar-boşalt... Akşama kadar yapsan da, elde var sıfır!
Kimilerine göre stres atmaya yaradığı söylense de, stresi atmaya mı, yoksa artırmaya yaradığı belli değildi.
Şu bizim ülkenin hali de “yoyo” gibi geliyor bana!
Eloğlu uzay teknolojisiyle uğraşırken, biz halâ yoyo oynar gibiyiz; at-tut, at-tut! Hatta bazen tutama bile!
Geçenlerde hızlı tren kazası yaşandı malûm!
Her zaman olduğu gibi, tepedekiler kabahati üstünden attı, makinist tutacaktı ama rahmetli olduğu için tutamadı!
“Sinyalizasyona gerek yok” dedi biri, attı-tuttu!
Kuantum teknolojisinin konuşulduğu çağda; neredeyse tuvalette bile izimizi sürenler, koskoca kılavuz trenin izini süremedi ve 9 canımızı “attılar” öte âleme, tutulacak tarafı kalmadı!
En son iki tiyatro sanatçımız savcılığa “atıldı”, neyse ki “tutulmadı” şükür!
Basını, medyası saat başı atar-tutar; hukukçusu atar-tutar; depremcisi atar-tutar; ekonomisti atar-tutar; doktorları atar-tutar; ilâhiyatçısı atar-tutar; siyasetçisi A’dan Z’ye atar-tutar! Aslında onlar sadece “atar”, henüz tutabildiklerini görmedim!
Milli oyunumuz oldu Yoyo! Milli Yoyo Takımı kursak yeridir.
İmanımız, vatan sevgimiz, gönüllerimizin içindeki her şey, atıp tutmaya vesile… Ölünce cennete mi yoksa cehenneme mi gireceğimiz konusunda bile “atıp tutmayı” kendine hak gören zat-ı muhteremler var!
At sen! Tutarsa ne alâ, tutmazsa belki izi kalır!
Çağın gerisinde kalmışız, ülkede adalet buharlaşmış, ekonomimiz çuvallamış kimin umurunda!
İnsana saygısı olmayan ağzından çıkanı kulakları duymayan, ağzı bozuk, gözünü kırpmadan insan katleden, kedi-köpek doğrayan, papağan boğazlayan sapıtmış iki ayaklı ahlâk yoksunu bir yığına dönmüş toplum, ne fark eder?
Halâ adımız “Müslüman ülkeler” kategorisinde ya, yanarım yanarım ona yanarım! Bari bu konuda atmayaydık, “din kardeşiyiz” diyecem de, hangi dinin kardeşiyiz onu bilemedim! Ben de iyi attım şimdi ha!
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol