'PKK'DAN EMEKLİ OLUNMUYOR...'

KCK Yürütme Konseyi Başkanı, PKK'nin Kandil'deki yöneticisi Cemil Bayık, "Kesin barış olursa, ben de Türkiye'ye dönerim. Türkiye güzel. O zaman burada ne yapayım. Politikaya devam ederim, PKK'dan emekli olunmuyor." dedi.

05 Ocak 2015 Pazartesi 16:43
'PKK'DAN EMEKLİ OLUNMUYOR...'

 Alman Die Welt Gazetesi, internet sitesinde KCK yöneticisi Cemil Bayık ile Kandil'de yapıldığını öne sürdüğü bir ropörtaj yayımladı. Onur Burçak Belli ve Özlem Topçu imzasıyla yayımlanan röportaj şöyle:

Die Zeit: PKK Ortadoğu'da hep kaybedenler arasında yer aldı. Ta ki, Kobani'nin IŞİD'e karşı savunulmasına kadar. Birden iyi görünmek nasıl bir şey?

Bayık: Aslında bizi yanlış tanıdılar. Belki bizim de hatalarımız oldu. Ancak hata yapan sadece biz değildik. Avrupa ve ABD, bizi Türk devleti ve istihbaratının gözüyle, onların aktardığı gibi tanıdı. Kobani'deki tutumumuz gözlerin açılmasını sağladı. Türkiye ve başkalarının bizim hakkımızda anlattıklarının gerçeği yansıtmadığı görülecek.


Die Zeit: Sizin hatanız neydi?

Bayık: Doksanlı yılların ortalarına kadar yaptığımız kimi eylemler, Avrupalıların sınırlarını zorladı.


Die Zeit: Almanya'da hala kendini yakan insanlar ve otoyol işgalleri hatırlanıyor.

Bayık: Bu dönemde Türkiye'nin güneydoğusunda çok agresif bir savaş yürütülüyordu. Anayasayı da hiçe sayan, Kürtlere karşı çok sert bir mücadele vardı. Almanya bu yıllarda Türkiye'ye silah yardımı yapıyor, bu silahlar da Kürtlere karşı kullanılıyordu.


Die Zeit: Bir çok insan bu ve benzeri sebeplerden ötürü PKK'dan korkuyor. Ama bir yandan da Almanya ve Avrupa ülkelerinde PKK yasağının kaldırılması tartışılıyor. Takip ediyor musunuz?

Bayık: Bu gelişmelere seviniyoruz. Yasak, kaldırılması gereken kara bir lekedir. Yasağın ne Almanya'ya ne halkına, ne Avrupa ülkeleri ve onların vatandaşlarına bir faydası var. Tabiki, Almanya'da yasağın kaldırılmasına yönelik mücadele eden belirli çevreleri takip ediyoruz. Bu insanları buraya (Kandil'e) davet ettik. Birbirimizi tanıyarak, geçmişi daha iyi anlayabiliriz. Hatalarımızı açıklıkla konuşabiliriz. Eleştiriye ve özeleştiriye açığız. PKK yasağının kaldırılması için yasal olarak yapılabilecekleri biz de araştırıyoruz.


Die Zeit: Geçmişte yaptığınız, ama bugün pişman olduğunuz bir olaya örnek verebilir misiniz?

Bayık: Örneğin, Türkiye'de köy korucularına karşı takındığımız tavır.


Die Zeit: Türk devleti tarafından para verip, silahlandırılan ve PKK'ya karşı savaştırılan Kürtler mi?

Bayık: Bir kongremizde bu kişilerin isimlerini açıklama kararı almıştık. Ancak bugün, bir zamanlar bize karşı düşman gibi olan köy korucularının çoğuyla şimdi irtibat halindeyiz. Şimdi bizi destekliyorlar. Hatalarımızdan ders çıkardık.


Die Zeit: Kürtlerin Ortadoğu'daki durumdan faydalanarak, Rojova'daki gibi özerk bir yapının kurulması mücadelesi verdiği belirtiliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bayık: Tabiki ortaya çıkan fırsatlar var ve bunlar kullanılıyor. Ancak bir hareket, sadece ortaya çıkan fırsatları kullanarak gelişemez. PKK böyle görülmemeli. Bizim temel prensiplerimiz; özgüven aşılamak, mücadele ederek bir şeyler elde etmek ve çözüm için bu gücü kullanmak. Bu Kobani'de böyle oldu. Sadece ABD değil, herkes IŞİD Kobani'ye saldırdığında sustu. Herkes Kobani'nin hemen düşeceğini öngördü ve politikasını ona göre yaptı. Kobani halkı ve Suruç halkının birlik olup mücadele vermesi üzerine ABD harekete geçti. Herkes bu direnişin bir parçası olmak istedi. Bu direnişin bir parçası olmamak demek, IŞİD tarafında olmak demektir. Bunu ne ABD, ne de AB ülkeleri kabullenemezdi.


Die Zeit: PKK'nın Kobani'de birlikleri var mı?

Bayık: Tabi, bu bizim görevimiz. Biz sadece Kobaniye değil, Güney Kürdistan, Şengal, Mahmur ve Kerkük'e de birlikler gönderdik. Gerillalarımız, Yezidilerin kutsal yerlerini IŞİD'e karşı korudu. IŞİD saldırıları sırasında Yezidileri Dohuk bölgesine gönderdik. Dohuk bölgesinde hala birliklerimiz var.


Die Zeit: Kobani'deki son durum ne. Militanlarınızdan ne tür bilgiler alıyorsunuz?

Bayık: Kobani zor günleri geride bıraktı. Şehrin sadece küçük bir bölümü şu anda IŞİD kontrolünde. Her gün yenir yeri geri alıyoruz. Birliklerimizin bir kısmı IŞİD'in ikmal yollarını kesmek üzere kentten ayrıldı. Türkiye ve bazı güçler, belki Kobani'deki savaşın uzun sürmesini istiyorlar. Ancak biz, bu savaşı bir an önce bitirmekte kararlıyız.


Die Zeit: Türkiye neden böyle bir şeyi istesin?

Bayık: Türkiye demek IŞİD demek, AKP IŞİD'in kendisi. AKP IŞİD'i destekleyip güçlenmesini sağladı ve insanlığın üzerine saldı. Belki başkaları da onlara destek oldu, ancak doğrudan destek AKP'den geldi.


Die Zeit: Bu kesin kanıt olmadığı halde hep iddia edildi.

Bayık: AKP'nin IŞİD'e neden destek olduğunun nedenleri var. Birincisi, ideolojik olarak birbirlerine yakın olması. İkincisi, her ikisi de Kürtleri hedef alıyor. Bu arada Kürtler, IŞİD'e karşı savaşabilecek tek unsurdur ve bunlar arasında da PKK en etkili olanıdır. Bu açıkça görüldü. Türkiye Kürt problemini çözmek istemiyor. Türkiye, bir sorun olduğunu görmek istemiyor. Kürt halkının doğal hakları olduğunu kabul etmek istemiyor. Türkiye yıllardan beri ne diyor: "PKK bir terör örgütüdür, terör yapıyor ve biz Türkiye'yi teröre karşı koruyoruz."

Gerçek bu. Türkiye Kürt sorununu çözmek istemediği için Rojova'da da özerlik istemiyor.


Die Zeit: Niçin? Erdoğan hükümeti sizlerle ciddi görüşmeler yapan ilk muhataptı.

Bayık: Kürtler, Kuzey Irak'ta özerk bir yapıya sahip. Şayet Kürtler, Rojava'da da bu özerkliği pekiştirirse, Türkiye kendi içerisinde de Kürtlere özerklik vermek zorunda kalacak. Bunu istemiyor. O zaman Rojova'nın dağılması lazım. Türkiye, dağılan Suriye'nin yeniden şekillenmesinde Kürtlerin rol oynamasını istemiyor. Türkiye Ortadoğu'da Sünni eksenli bir hegemonya kurmak istiyor, bunu IŞİD'i destekleyerek yapmanın peşinde. Türkiye neden IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyonda yer almadı sanıyorsunuz? Türkiye koalisyona katılsaydı, IŞİD Türkiye ile olan ilişkileri açıklardı. Bu ilişkiler bir çoğunuzun sandığından çok daha derin. Gerçek halife Ebu Bekir El Bağdadi değil, Tayyip Erdoğan'dır.


Die Zeit: Bu çok ağır bir iddia

Bayık: IŞİD ve Özgür Suriye Ordusu içerisinde Türk özel kuvvetlerinden unsurlar var. Bunlar hiç bir yerde kaydı olmayan, gayri resmi birlikler. Onlar bize karşı savaşıyor. Türkiye, resmi güçleri ile artık bize karşı savaşamaz, ancak bu tür unsurlarla yapabilir.


Die Zeit: Fakat bunları nerden biliyorsunuz?

Bayık: Şayet bilmeseydim söylemezdim.


Die Zeit: Bunlar çok ağır suçlamalar. Bize kanıtlarını sunmalısınız.

Bayık: Tabi bunlar çok ağır suçlamalar. Fakat biz gerçekleri söylüyoruz. Propaganda yapmaya ihtiyacımız yok. AKP'nin hedefinde bizimle birlikte bir çözüm bulmak yok. Bizim sorunumuzun nasıl çözüleceğine dair bir fikirleri de yok.


Die Zeit: Barış görüşmeleri yürüttüğünüz bir ülke hakkında böyle mi konuşuyorsunuz?

Bayık: Bu süreç, tek taraflı bir süreç. Bu yolu seçtiğimiz için pişmanlık duymuyoruz. Bir sonuca ulaşması için, liderimiz Abdullah Öcalan bir yol haritası hazırladı. Hükümetten bu öneri konusunda ne düşündüğünü sorduk. Hükümet şayet bunu kabul etmez ise, biz bunu savaş ilanı olarak kabul ederiz. Hükümetin bunu kabul etmemesini kabul etmeyiz.


Die Zeit: Kürtlere karşı savaş hazırlığı olarak- gerçekten mi?

Bayık: Evet. Fakat şimdi bize karşı savaşı göze alamazlar, çünkü önümüzde parlamento seçimleri var. AKP hükümeti, önce anayasayı değiştirecek ve başkanlık sistemini getirecek bir zafer kazanıp, ardından bizimle savaşa gidecektir. Biz bu nedenle, herşeyin seçimlerden önce ortaya konulmasını istiyoruz. Bizimle pazarlık yapılıp yapılmayacağının açıklanmasını istiyoruz. Türkiye'nin bizimle oturup sorunumuzu çözmesi için, dünyada hiçbir hareketin yapmadığı bir şeyi yaptık: 1993'ten bu tarafa tek taraflı olarak 9 kez ateşkes ilan ettik. Tek taraflı olarak esirleri de bıraktık. Mart 2013'ten itibaren birliklerimizi Türkiye'den güneye kaydırdık. Biz savaşı bitirdik. Normalde bu tür adımları savaşan taraflar bir üçüncü ve dikte eden bir irade neticesinde atar.


Die Zeit: Türkiye ile PKK arasındaki barış görüşmelerinde bir arabulucu olmalı mı?

Bayık: Biz bunu açıkça tartıştık. Üçüncü bir taraf olmadan dünyada hiç bir problem çözülemez. Türkiye en çok ABD'ye güveniyor. ABD bu arabulucu olabilir.


Die Zeit: Siz de bunu kabul ederdiniz öylemi?- kapitalist sistem ABD'yi. Bu sizin Marksist- Leninist çizginizle ters düşmüyor mu?

Bayık: ABD bir misal olabilir. Biz Türklerle aramızdaki sorunun çözümünü istiyoruz. Amerikalılar bugün bizim Kobani'deki müttefikimiz. Onlar da bizim gibi IŞİD'e karşı savaşıyor.


Die Zeit: ABD ile irtibat halinde misiniz? ABD size mesaj yolladı mı?

Bayık: ABD, Ortadoğu'da Kürtler olmadan bir politika geliştiremez.


Die Zeit: ABD, Kürtler olmadan olmayacağını anladı mı? Şu ana kadar buna ihtiyaç duymadı.

Bayık: Kürtler bugün Ortadoğu'nun dinamik gücü. Kararlılıkla savaşıyorlar ve oldukça organizeler. Amerikalılar bögede politika yapmak istiyorlarsa, bunu göz ardı edemezler. ABD IŞİD'e karşı bir koalisyon oluşturdu. Bu koalisyon yalnızca Kürtlerin desteğiyle başarılı olabilir. ABD Kürtlerle ilişkiye geçmeseydi böyle bir koalisyon başarılı olabilir miydi? Amerika Kürtlerin desteği olmadan Türkiye'nin IŞİD'e desteğini saıl sona erdirebilir. Bu imkansız. ABD Kürtler olmadan Ortadoğu'daki hedeflerine nasıl ulaşacak? Kürtler olmadan bu mümkün değil. Avrupa bizler olmadan Rus gazına bağımlı olmaktan nasıl kurtulacak? Petrol ve doğalgazın Akdenize ulaşması Rojava'dan geçiyor. Bu yol garanti altına alınırsa, Avrupa rahat bir nefes alabilir.


Die Zeit: Siz Avrupa'ya enerji konusunda yardım mı etmek istiyorsunuz?

Bayık: Evet, tabiki. Ortadoğu'ya rönesansı Kürtler getirecek.


Die Zeit: Türk hükümetinin sizin herhangi bir talebinizi yerine getireceğine inanıyor musunuz?

Bayık: 400 yılda sürse, biz bu savaşı devam ettireceğiz. Kimse bizi bu mücadeleden alıkoyamaz, kimse bizi dağlardan indiremez.


Die Zeit: Genç nesil, Türkiye'ye karşı düşmanlığı nasıl görüyor?

Bayık: Kürt gençliği çok öfkeli.


Die Zeit: Sizlerden de mi daha öfkeli?

Bayık: Bizlerden daha öfkeli. Bizim zamanımızda bazı şeyler daha farklıydı. Bizler Türk üniversitelerinde okuduk ve orada sol ideolojiyle tanıştık. Sol hareketin içinde Kürt olmanın ne demek olduğunu öğrendik. Şimdiki nesil tam anlamıyla baskı altında. Köyleri yakıldı, yerlerinden uzaklaştırıldı. Gittikleri yerlerde de kapılar yüzlerine kapatıldı. Devlet politikası böyleydi. Türk devletinin yaptığını, Saddam Hüseyin bile Kürtlere yapmadı. Saddam belki köylerini yıktı ama, onları yaşayabileceği başka yerlere gönderdi. Benim kuşağım barış için son şans. Gençleri kontrol etmekte zorlanıyoruz.



Die Zeit: Türklerle Kürtler arasında barış olabileceğinden umutlu musunuz?

Bayık: Umut apayrı bir şey. Mücadeleye başladığımızda, ne yeterince bilgimiz ne de tecrübemiz vardı. İmkanlarımız da yoktu. Bir avuç insandık ve umuttan başka bir şeyimiz yoktu. Umut insana yaşama mücadelesi verir, direncini arttırır. Ancak bugün konumumuz çok farklı. Şu anda umut etmemizi gerektirecek bir durum yok.



Die Zeit: Türkiye'yi özlüyor musunuz? Sonuçta siz orada doğdunuz ve büyüdünüz.

Bayık: Şu anda orada özlenecek bir durum yok. Ancak, kesin barış olursa, ben de Türkiye'ye dönerim. Türkiye güzel. O zaman burada ne yapayım.



Die Zeit: Politika yapmaya devam eder miydiniz?

Bayık: Başka ne yapayım. PKK'dan emekli olunmuyor.





Ahmet YILDIRIM - DORTMUND

DHA





Son Güncelleme: 05.01.2015 16:45
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol