Dış politika, ilgili ulus-devletin yetkili organları tarafından oluşturulan, fakat uluslararası ortamda uygulanan, ülkenin iç politikasının uzantısıdır. Dış politika, toplumun tamamını ilgilendiren bir karaktere sahip olduğu için, hükümetin izlemiş olduğu dış politika hangi değer yargısı çerçevesinde yapılırsa yapılsın, dış politikanın ortaya çıkardığı gelişmeler ve sonuçlar, toplumun tamamını ilgilendiren bir etki ortaya çıkarır. Örnek olarak Suriye’deki iç savaşın bize olan etkisi verilebilir.


Uluslararası sistemdeki güç dengeleri ile bu dengelerin meydana getirdiği ittifaklar, bloklaşmalar, çatışmalar ve gerginlikler önem taşımaktadır. Geçmişten başlarsak Türkiye, Sadabat Paktı, Bağdat Paktı (daha sonra ismi CENTO olarak değiştirilmiştir), NATO, İslam Konferansı Teşkilatı vb. örgütler içinde yer alarak zaman zaman sıkıntılı dış politika konularında destek almışken bazen de bloklaşmalar karşısında yalnızda kalmıştır. Sadece siyasi açıdan değil ekonomik açıdan da olumsuz etkilenmiştir. Şöyle ki, bloklaşmalar karşısında yer almak gerilime ve çatışmalara yol açmaktadır. Hükümetler tarafından bunlar dikkate alınarak dış politika yapılırken, uluslararası ilişkilerdeki mevcut çıkar çatışmaları ve güç dengeleri göz önünde bulundurulmak durumundadır. Bunun yanında, hükümet, dış politikayı devletin gücü ve imkânlarına göre oluşturmalıdır.

Uluslararası ilişkilerde dış politikanın başarıya ulaşması aynı zamanda o politikayı takip eden devletin dünyadaki itibarı ile de yakından ilgilidir. Bir devletin, temel bazı ilkelere ve belirlenmiş amaçlara sahip olmaksızın bir dış politika yürütmesi düşünülemez. Devlet dış politikadaki ilkeleri ve amaçları konusunda aslında oldukça ‘‘muhafazakâr’’ davranır. Devletin sahip olduğu ilkeler ve amaçlar, zaman zaman bazı değişikliklere uğrasa da esas karakterini sürekli olarak korumaktadır. Ağırlıklı olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk zamanında belirlenen Türk dış politikasının temel ilke ve amaçlarından birisi “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” dış politikamızda temel unsurdur ve olmaya da devam etmelidir. Dikkat edilecek olursa Türkiye, Kurtuluş Savaşı sona erdiğinden beri hiçbir savaşa sürüklenmemiştir. Bunun nedeni, dış politikamızın değişmez unsurlarından olan barış ilkesinin, yakın ve uzak çevremizde bir işbirliği ve dayanışma ağı kurarak bu çerçevede uluslararası istikrarın korunmasında saygınlık ve nüfuz sahibi olma hedefine yönelik olmasıdır.

Dış politikada her ne kadar pasiflik kabul edilmezken, heyecanlı ve sert politika uygulamak da kabul edilemez. Soğukkanlı ve tarihten gelen önemli diplomasi geleneği ile hareket edildiği sürece başarı kazanılacaktır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
mehmet Paşaoğlu 2016-05-23 17:22:35

Üzerinde epey bir kafa yorulması gereken konulara üslubunca dokunulmuş.
kaleminize sağlık