Bugün, cumhuriyetimizin 95. kuruluş yıldönümü. Hepimize kutlu olsun.
Bu anlamlı yıldönümünde cumhuriyeti ve Atatürk'ün büyüklüğünü anlatan pek çok
makale okuyacaksınız muhtemelen.
Ben ise konuya çok farklı ve pek alışık olmadığımız bir açıdan bakmak,
cumhuriyetin kazanımlarını "cumhuriyet sosyolojisi" açısından değerlendirmek
istiyorum.
***
Sosyolojinin temel kavram ve ilkelerinin hemen hemen tümünü Atatürk'ün kurduğu
Türkiye Cumhuriyeti'nde görüyoruz.
Yani, cumhuriyetimiz öyle sıradan ve basit bir tepkiselliğe dayanmıyor, her
unsuru planlı, kuramlara dayalı ve bilimsel.
Otorite, tahakküm ve toplumsal sınıf
Şimdi tek tek cumhuriyetimiz ve sosyolojinin (toplum biliminin) kavramlarını
inceleyelim.
Otorite ve tahakküm: Padişah otoritesi ve baskısı yerine halkın (cumhurun)
demokratik yönetimi geliyor.
Anomi: Normsuzluk (kuralsızlık), keyfi uygulamalar ortadan kalkıyor.
İşbölümü: İnsanların birer meslek sahibi olması ve tüketicilikten üreticiliğe
geçişi sağlanıyor.
Sınıf: Toplum içinde "sınıflara" dayalı bir yapıya son veriliyor.
Toplumsal cinsiyet: Eril ve ataerkil, kadınları ikinci sınıf gören anlayış yok
ediliyor.
Yoksulluk: Yoksulluk ve dilenme kültürü ortadan kaldırılıyor.
Sosyalleşme: Bireylerin toplumsal değerler konusunda farkındalık ve benlik
duygularını geliştirmelerine yardımcı olan sosyal süreçler geliştiriliyor.
Kitle iletişim araçları: Kitlelerin haber alma ve ifade özgürlüklerini sağlamak
için gazete ve dergi gibi iletişim araçlarının geliştirilmesi hedefleniyor.
Tıbbileştirme: Kilo, sigara ya da cinsel pratikler gibi yaşam tarzlarına ilişkin
sorunlar, tedavi edilmesi gereken sorunlar olarak ele alınarak, çözümler
aranıyor.
Yurttaşlık bilinci: Hak ve sorumluluklar verme sürecinde bireyler padişaha
köle/kul olmaktan kurtarılıyor.
Şeyleşmek: Yurttaşlık bilinci ile insanlar nesne olmaktan çıkarılıp birer özne
haline getiriliyor.
Yeni bir "cogito" ve varoluş
Toplumsal dayanışma: Ortak bir toplumsal düzen kurma yolunda toplumsal dayanışma
sağlanıyor.
Kentleşme: Kırsal yaşamdan çıkıp gelişmiş modern kentler kurarak yeni bir yaşam
biçimine geçerek, dünyaya uyum sağlanıyor.
Beden ve zihni özgürlük: Bedenler hapsedildiği kafeslerden, cumbalı pencerelerin
ardından ve dışlanmışlıktan kurtarılarak toplum içine/yönetime dâhil ediliyor,
zihinlere ifade özgürlüğü getiriliyor.
Cogito ("Düşünüyorum öyleyse varım"): İnsan düşünebiliyorsa (cogito) "vardır".
Cumhuriyet düşünebilen, düşünce üreten bir yapı, cogito inşa etmiştir.
Varoluş: İnsan yalnızca düşünen bir özne değil aynı zamanda eyleyen (eden,
yapan) ve duyumsayan (varlığını sezen, fark eden) bir canlıdır. Bu biçimde de
var olur. Cumhuriyet bunu da sağlamıştır.
Hukuk ve siyaset sosyolojisi: Siyaseten ve hukuken hesap verebilir bir iktidar
yapısı inşa edilmiştir.
Aydınlanma: İyilik, adalet ve bilimsel bilgiyle yürümek, boş inançlara
(hurafelere) bel bağlamamak hedeflenmiştir.
Laikleşme: Bütün dünya toplumları sanayileşip daha rasyonel (akılcı), bilimsel
ve mantıklı düşünme ve organizasyon biçimlerini benimserken, dinî otorite
kaynaklarından uzaklaşmıştır. Bu bir anlamda, Orta Çağ'ın Kilise hegemonyası ve
hurafeleri yok etmek demek, yani laikliktir. Cumhuriyet, Türkiye'de bunu da
gerçekleştirmiştir.
***
"Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür" diyen Atatürk'ün vasiyetini yerine
getirebilenler el kaldırsın!