BÖLÜMLER
Ana Sayfa
Video
Yazarlar
Çok Okunanlar
Kategoriler
İletişim
COPYRİGHT 2017
ODATV.COM
Kadir Mısıroğlu’nun hayatı... Bir gericinin portresi
Kadir Mısıroğlu’nun hayatı
Kendisini “tarihçi” olarak tanıtmasına rağmen, bugüne kadar söylediklerinin birçoğu yalan çıktı. Cumhuriyet devrimlerine tepkisini kafasına fesini geçirerek göstermesiyle, gece gündüz Mustafa Kemal Atatürk’e ve Milli Mücadele’ye ettiği hakaretlerle hafızalara kazındı Kadir Mısıroğlu.
Adeta, karşı devrimin ete kemiğe bürünmüş hali. Nerede Cumhuriyet, Atatürk düşmanı varsa, hemen kol kanat gerdi, destek verdi; onların her söylediğini baş tacı edip ekranlarda, yazılarında aktardı. Şeyh Said'den "Milletin imanını kurtaran kahraman" diye bahsetmiş, hızını alamayıp “Şeyh Said Kürt, Cumhuriyet tarihinin en büyük adamı, en saygı duyduğum adam. Çünkü Allah nizam-ı namına karşı, küfre karşı yiğitçe çıkmış” diyebilmişti. Milli Mücadele düşmanlığını ise hiç dizginleyemeyip "Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiç biri olmazdı” sözlerini kullanmıştı.
Cumhuriyet’e olan kini gözlerini kör etmiş, aklını esir almıştı. Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşı’nın aslında çok önemsiz bir mücadele olduğunu, I. İnönü ve Dumlupınar Meydan Muharebeleri’nin aslında olmadığını, Büyük Taarruz sonrasında Mustafa Kemal’in İzmir’e nasıl geldiğini bile bilmediğini, Vahdettin’in bir kahraman, Lozan’ın ise bir hezimet olduğunu söyleyebilmişti. 12 Mart 2012'de İstiklâl Marşı'nın kabul etkinlikleri haftasında bir konferans veren Kadir Mısıroğlu Mehmet Akif'i eleştirirken, “P.....k” demiş, tepkiler üzerine konferansı terk etmek zorunda kalmıştı.
ÇOCUKLUĞUNDAN BAŞLADI
Mısıroğlu’nun Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yeni değil, çocukluğuna dayanan bir geçmişi var.
1941 yılında, sekiz yaşında, Akçaabat Merkez İlk Mektebi’ne başlıyor. Mısıroğlu’na göre o yıllar “İslâm aleyhtarlığının en şiddetli bir sûrette yürütüldüğü zamanlardı.” 1948’de Ortamektep’e giderken arkadaşlarıyla arasında bir gerilim çıktı. Konu; Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsiyetiydi. Atatürk hakkında söyledikleri okul idaresine taşındı. 15 yaşındayken Atatürk düşmanlığının ilk cezasını almış, okuldan 1 haftalığına uzaklaştırılmıştı.
Okuldan uzaklaştırılması onu öylesine öfkelendirmiş olsa gerek ki, hayatını anlattığı yazısında o olaydan şöyle bahsetti:
“Bu sûretle başlayan yakın tarihimizle alâkalı bir bakış açısı, zamanla gelişecek, hayat ve mücâdelemin hâkim çizgisini teşkil edecekti.”
1950’de Trabzon Lisesi’ne başladı. Okulda söyledikleri, faaliyetleri nedeniyle defalarca disiplin kurulunun karşısına çıktı. Trabzon Lisesi’ndeki macerası okulda bulunan namaz odasındaki bir takvimde Mustafa Kemal Atatürk’ün resmini yırtmasıyla son buldu. Trabzon Lisesi’nden atılmış, liseyi başka okullarda girdiği sınavlarla tamamlayabilmişti.
YURTLARI O KEŞFETTİ
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydını yaptırdı. İstanbul’da önce akrabalarının yanında, daha sonra Trabzon Liselerinden Yetişenler Cemiyeti’nin yurduna taşındı. Zaman geçti, Cemiyet’in başkanı oldu. Başkanlığı döneminde Cemiyet’e bağlı yurtların sayısı arttı. Yurtlara verdiği önemi şöyle anlatıyor Mısıroğlu:
“Dava yönünden genç insanlarla meşgul olmak için en müsâid müessesenin yurd olduğunu ilk keşfeden benim, desem herhalde yanlış olmaz, o derecede ki mâhud dönme Ahmed Emin Yalman o tarihlerde vatan gazetesinde bu faaliyetimden dolayı aleyhime bir baş yazı yazmıştır.”
Mısıroğlu’nun “keşfettiği” yurtları, daha sonra ise FETÖ kullanacaktı. O yurtlardan yetişen binlerce militan, Cumhuriyet devrimlerine savaş açacak, devleti teslim alacak ve orduya kadar sızacaktı.
Takvimler 1964’ü gösterince karşı devrimci fikirlerini bir kitap olarak yayımlamak istedi ve ilk kitabı “Lozan Zafer mi hezimet mi” piyasaya çıktı. 1970’de kitabın içeriğini genişletmiş, ikinci baskısını yapmıştı. Ancak o kitap “Atatürk aleyhinde işlenen suçlar hakkında kanun”a istinaden toplatıldı. Mısıroğlu’na hapis cezası verildi, ceza 1974’deki afla düştü.
Ancak Cumhuriyet devrimlerine saldırmaya hız vermişti bir kere Mısıroğlu. Bu kez, İstanbul Milli Türk Talebe Birliği’nin Harf İnkılabı konferansında saldırdı devrimlere. Konferansta söyledikleri nedeniyle 7 sene 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezanın infazı Eskişehir Sivil Cezaevi’nde başladı, oradan İstanbul Sağmalcılar Cezaevi’ne gönderildi. Daha sonra da Bakırköy Akıl Hastanesi Adli Servis ve Cerrahpaşa Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde devam etti. Cerrahpaşa’dan 1974 affıyla birlikte serbest bırakıldı.
CHP’NİN KAPATILMASINI İSTEDİ
Af çıkmış, hakkındaki davalar düşmüştü. Fazla vakit kaybetmeden işe koyuldu, Sebil dergisini yayımladı. Derginin 8. sayısının kapağına dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in karikatürü ve CHP’nin 6 okunu koydu. Yayımladığı kapakla CHP’yi solcu olmakla “suçlayıp”, CHP’nin kapatılmasını talep etti.
Dergi, Cumhuriyet’e düşmanlığın merkezi haline gelmişti. “Atatürk aleyhinde işlenen suçlar hakkında kanun” kapsamında dergi hakkında sayısız dava açıldı. Mısıroğlu hapis cezalarından kurtulmak için 1977 Genel Seçimlerinde Milli Selamet Partisi’nden (MSP) Trabzon Milletvekili adayı oldu, seçilemedi. Pes etmedi, 1978 yılında partinin Genel İdare Kurulu’na girdi. 12 Eylül 1980 darbesiyle hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.