Gün geçmiyor ki; magazin basınının meşhur ettiği, şarkıcı, artist veya baba parası ile sefahat süren takımdan birileri, uyuşturucu operasyonu ile içeri alınmasın. (Tabi, uyuşturucu kullanmak suç sayılmadığı için, hemen salıveriliyor, içiciliğe devam ediyorlar. Ve Türkiye’deki uyuşturucu salgını, geometrik hızla artıyor. Gümrük diye bir kurum da kalmadığı için Türkiye, başta uyuşturucu olmak üzere, tüm kaçakçılıkların merkezi haline geliyor).
    1-Yine; medyanın, filmlerin ve dizilerin de katkısı ile alkol tüketimi hızla artmaktadır. Bacak kadar çocukların bile ellerinde bira şişeleri mevcuttur. Her taraf, alkol reklamlarının işgali altındadır. Modern sayılmanın, Atatürkçü olmanın yolu alkol tüketiminden geçmektedir. (Özellikle askeri kesimde içki içmeyenler, son döneme kadar hep damgalanmış ve fişlenmiştir). 
    2012 yılı rakamları çok ürkütücüdür. Tam, 1 milyar 127 milyon litre alkol tüketilmiştir (44 milyon litre rakı, 998 milyon litre bira, 4,5 milyon litre viski, 56 milyon litre şarap, 15 milyon litre votka vs). Tüketim 2004 yılına göre, yüzde 25,5 artmıştır (Bu arada; Rom tüketimi 48 bin litreden 548 bin tona, likör tüketimi de 884 bin litrden bir milyon, 832 bin litreye çıkmıştır).
    Bu da, ülke olarak ne kadar çağdaş (?) konuma geldiğimizi göstermektedir. Artık, süper zenginlerimizin çoğu kendine mahsus şarap üretmektedir. Bu arada, villalarımızın birer Cave’a (şarap mahzenine) sahip olması da moda haline gelmiştir. Nitekim, Türkiye’yi insafsızca soyan Uzan’ların şarapları satıla satıla bitmemişti.
    2- Sigara, ayrı ve çok tehlikeli bir illettir. En yaygın olan ve en zor bırakılabilen bir bağımlılıktır. Özenti ve kötü arkadaşlar sebebiyle, çok küçük yaşlardan itibaren başlanmaktadır. Tedariki çok kolaydır.
    Bu arada, güya sigarayı bırakmakta yararlı olduğu söylenen ilaçların prospektüslerine bakınca, ne kadar fazla ve vahim yan etkisinin olduğunu da görürsünüz. Devlet, bedelini ödemektedir. Ama, ciddi bir denetim yapılmakta mıdır?
    2012 yılında, 99,2 milyon adet sigara satılmış ve 30,6 milyar TL (eski rakamla katrilyon) tahsilat yapılmıştır. Son on yılın toplamı ise 200 milyar TL'dir. ( Bu arada, yurt dışından gelen kaçak sigaraların, haddi hesabı yoktur. Çin’den gelen bir konteyner kaçak sigara 1 milyar dolar kâr bırakmaktadır. PKK ve Barzani’nin en büyük gelir kapılarından biri de uyuşturucu, akaryakıt, çay, tuz, şeker vb. yanında sigara kaçakçılığıdır).
    3-Kumar illetine gelince, o ayrı bir beladır. Maalesef, hiçbir ciddi müeyyide yoktur. Bu yüzden, aynı kumarhane, sayısız defa basılmakta, komik bir ceza ödeyip, melanetlerine devam etmektedir.
    Kumar uğruna nice hayatlar sönmekte, aileler dağılmakta, servetler talan edilmekte, cinayetler, hırsızlıklar, fuhuşlar irtikap edilmektedir. Zamanında; şöhret olmuş, bol para kazanmış, futbolcular, şarkıcı, türkücüler, artistler, sefalete düşmektedirler.
    Uyuşturucu, sigara, alkol, kumar vb. ile çok ciddi ve koordineli mücadele şarttır. Kabul etmek gerekir ki; AKP iktidarı, bu konuda belirli adımları atmakta, ancak ciddi bir mukavemet ile karşılaşmaktadır. Zira, bu sektörlerdeki kazanç, inanılmaz astronomik boyutlardadır. Bunlar, medyanın önemli bir boyutunu, istedikleri gibi kullanmaktadırlar. Gezi olayı gibi hareketleri finanse edebilmektedirler. Konuyu; hemen laiklik, gericilik istismarlarına dönüştürebilmektedirler (CHP de hep bu oyuna düşmektedir).
a)    Halkımızın, çok iyi bir şekilde aydınlatılması şarttır. TRT, bunu bir insanlık görevi olarak benimsemeli ve her türlü gayreti göstermelidir.
Okul öncesi ve ilköğretim döneminde, evlatlarımıza detaylı bir eğitim verilmelidir. Okul civarları, sık biçimde denetlenmelidir. 
b)    Cezalar ciddi biçimde arttırılmalıdır. 
Devlet kesesinden kokteyl verme dönemi sona erdirilmelidir.
Yeşilay’a daha fazla destek ve imkân sağlanmalıdır.
Anneler ve babalar, evlatlarına kötü örnek olmamalıdırlar.
En önemli mahalle baskısı bu sahalarda mevcuttur. İçki, sigara, uyuşturucu ve kumarın; bir matah olmadığı bir afet olduğu; cinayetlerde, kazalarda, tüm suçlarda, fuhuşta, boşanmalarda, intiharlarda vb. tüm menfi olaylarda; bir numaralı etken olduğu, beyinlere kazınmalıdır.
Önemli olan; bu illetlere hiç bulaşmamaktır. Zira, bırakması çok zordur. Bırakılsa bile, maddi-manevi tahribatı korkunçtur. Bu açıdan; Milli Eğitim'e, ülkesini, insanını seven medyaya, tüm kurum ve kişilere büyük görevler düşmektedir. Bu, geleceğimizi kurtarmaya yönelik çok önemli bir savaştır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol