Bu ayetlerde Allah orayı, “Mescid-i Dirar” yani “zararlı mescit” şeklinde isimlendirdi.
Ayet üzerine Hz. Muhammed, fitne kaynağı olmasına izin vermemek için hemen, Malik Bin Dehşem, Ma’n İbnu Adiy, Amir Bin Seken ve Vahşi’yi çağırıp “ehli zalim olan şu mescide gidin, onu yıkın ve yakın” dedi. Onlar da gittiler, denileni yaptılar.
Halbuki…
Ganem Bin Avf oğullarının babası Abbas bin Ubade güvenilir bir Müslümandı: Hz. Muhammed’in sevgisini kazanmakla şereflenmiş, cesur ve kahramanlığıyla meşhur olmuştu. Medine’den, Müslüman olmak için koşarak gelen ilk oniki kişiden biriydi. Hz. Muhammed Hicret edince birlikte Medine’ye gitti ve bu sebeple kendisine “Ensarın Muhaciri” denildi. Uhud savaşında şehit olmuştu.
Böylesine bir babanın oğulları, “iyilik yapma” niyetiyle yalana kanmışlardı. İktidar savaşı onları yoldan çıkarmıştı.
Bu arada er-Rahip sığındığı Şam’dan bir daha ülkesine dönemedi, orada öldü.
İslam dünyasındaki ilk “paralel yapı” amacına ulaşamadı…
(Soner Yalçın)