Dünyanın en stratejik noktaları ile geçiş yollarının yer aldığı ve önemli bir enerji kaynağı haline gelen petrolün çıktığı Orta Doğu, başta İngiltere olmak üzere büyük sömürgeci güçlerin hedefi haline geldi. Onların çaba ve çalışmalarıyla ekilen fitne tohumları, yüzyıllar boyunca Orta Doğu’da barış ve istikrarı sağlamış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun, ayrılıkçı taleplerle zayıflamasına yol açtı. Bölgenin kontrolünü ele geçirme planları yapan İngilizler, 1909 yılında göreve atanan ve o dönemden itibaren Osmanlı Hükümeti’ni, Arap aşiretlerinin isyanıyla tehdit ederek, güç ve iktidar peşinde koşan Mekke Şerifi Hüseyin ile temasa geçtiler. Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’na katılmasından sonra daha da arttırılan bu temaslarla Arap sülale ve aşiretlerini ayaklandırmak için olabildiğince çalışıldı.